Bizim Tarihimizi Biz Yazmadık

'Batı, Bizim Acılarımızı Safari Gibi İzliyor' — Vahdettin İnce'den Sert Sömürge Eleştirisi

Malatya Peygamber Sevdalıları Derneği tarafından düzenlenen konferansta konuşan araştırmacı-yazar Vahdettin İnce, Türkiye'nin yakın tarihine farklı bir perspektiften bakılması gerektiğini belirterek, "Bugün yaşadığımız tarih, batı medeniyetinin bize dayattığı, bizi değerler bakımından ölüme sürükleyen bir tarihtir." dedi.

Malatya Peygamber Sevdalıları Derneği tarafından düzenlenen "Yakın Türkiye Tarihi" konulu konferans, araştırmacı-yazar Vahdettin İnce'nin konuşmacı olarak katılımıyla gerçekleştirildi.

Sunuculuğunu Furkan Dönmezer'in yaptığı program, Mehmet Ali Yılmaz'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı ve ardından Malatya Peygamber Sevdalıları Derneği adına Mesut Gezer'in selamla konuşması ile devam etti.


Konferansta Türkiye'nin yakın tarihine dikkat çeken bir perspektiften yaklaşan İnce, tarihin yalnızca olayların kronolojik anlatımı olmadığını, aynı zamanda sebeplerinin, sonuçlarının ve toplumsal yansımalarının da derinlemesine incelenmesi gerektiğini belirtti.

"Yakın tarih, bir muhakeme, hikmet ilmidir"

İnce, İbn Haldun'un tarih anlayışına atıfta bulunarak, "İbn Haldun der ki; 'tarih cahil ile alimin eşit olduğu bir alandır.' Ancak tarih yalnızca olayları bilmek değildir, onların neden ve sonuçlarını kavramaktır. Bugünümüz, düne suyun suya benzediği kadar benziyor. Bu yüzden geçmişte yaşanan olayların benzerleriyle bugün de karşılaşıyoruz. Yakın tarih, bir muhakeme ilmidir, hikmet ilmidir." ifadelerini kullandı.

"Bizim yaşadığımız tarih, kendi iç dinamiklerimizin değil, batı medeniyetinin dış müdahalesinin sonucudur"

Türkiye'nin yakın tarihini değerlendirirken olaylara yüzeysel değil, derinlikli bir bakış açısıyla yaklaşılması gerektiğini vurgulayan İnce, "Bizim yaşadığımız tarih, kendi iç dinamiklerimizin değil, batı medeniyetinin dış müdahalesinin sonucudur. Batı, müsteşriklerini ve oryantalistlerini göndererek bizim dilimizi, dinimizi, sosyolojimizi, tarihimizin tüm damarlarını inceledi. Zayıf ve güçlü yanlarımızı belirlediler, sonra bu bilgileri ordularının önüne koydular ve ülkelerimizi işgal ettiler." diye konuştu.

"Bugün bile bilimsel çalışmalarda batılı referanslar öne çıkarılıyor"

Bugün bile bilimsel çalışmalarda batılı referansların öne çıkarıldığını dile getiren İnce, "Üniversitelerde, hatta ilahiyat fakültelerinde bile batılı müsteşriklerin referanslarına başvuruluyor. Fıkıh alanında Şafii'nin, Ebu Hanife'nin, Malik'in adından çok bir Batılı akademisyenin adı geçiyor. Çünkü referans medeniyeti Batı medeniyetidir." dedi.

"Bu sistem öyle bir hal aldı ki, onlar uzaktan Afrika'daki bir safariyi seyreder gibi acılarımızı izliyorlar"

İnce, Batı'nın sömürge düzeninin biçim değiştirerek devam ettiğini belirterek, "Bugün artık gelip bizi köle olarak götürmüyorlar, ama insanlarımız kendi elleriyle Batı'nın modern köle pazarlarına gitmeyi göze alıyor. İnsanlar denizlerde boğulmayı, sınırlarda vurulmayı göze alarak Batı'nın modern köle pazarlarına gönüllü olarak gidiyor. Bu, insanlığın içine düştüğü en trajik tablodur. Bu sistem öyle bir hal aldı ki, onlar uzaktan Afrika'daki bir safariyi seyreder gibi bizim acılarımızı izliyorlar." ifadelerini kullandı.

"İslam ümmeti tarihinin en ağır yenilgisini aldı"

Konuşmasında İslam ümmetinin bugünkü durumuna da değinen İnce, şunları söyledi:

"İslam ümmeti tarihinin en ağır yenilgisini aldı. Bu bir umutsuzluk çağrısı değil, tehlikenin büyüklüğüne işarettir. Ümmet bugün yaşadığı sömürgeleştirilmiş ruh halini normal görüyor. Bu, bir medeniyet için ölüm demektir. Dünyamız bugün İslam ümmeti gibi değerler üzerine bina edilmiş bir ümmetin önderliğinde muhtaçtır. Yeryüzü batı medeniyetinin önderliğinde bulunduğu sürece her gün bir Filistin, bir Sudan, bir Türkistan, bir Kürdistan yaşayacağız. Çünkü bu medeniyet, insanlığı değersizleştiren bir anlayış üzerine kuruludur."

"Çare, ümmetin kolektif aklını yeniden bulmasında"

İnce, çözümün İslam ümmetinin yeniden "kolektif aklını" bulmasında yattığını ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı:

"Yakın tarih, İslam ümmetini şeytan çemberinin içine hapsetme tarihidir. Batı artık bizim değerlerimizle durabilecek bir medeniyetin varlığını istemiyor. Bu kısır döngüyü kırmanın yolu, İslam ümmetinin yeniden stratejik düşünmeye başlamasıdır. Hepimiz kendi alanlarımızda başarılıyız, ama bu başarı stratejiye dönüşmediği sürece batının giydirdiği deli gömleğini yırtamayız." (İLKHA)

Bakmadan Geçme