- Haberler
- Kültür Sanat
- Gölhisar Çörekotu Kahvesi
Gölhisar Çörekotu Kahvesi
Doç.Dr. Devrim Alkaya İnş.Yük.Müh.& Kamu Yöneticisi
Gecen yazımda Gölhisar' dan teke yöresinden bahsetmiştim. Gölhisarın müzikte, sanatta çok önemli bir nokta olduğunu anlatmıştım. Restore edilerek turizme kazandırılan Muallim Mustafa Sırrı Özkan konağindan ve çekim için çıkardıkları zorluktan bahsetmiştim. Umarım bu tür sorunların tekrar yaşanmaması için durum düzeltilmiştir.
Konakta Gölhisarın en önemli sanat insanlarından Necati Aslan ile söyleşi gerçekleştirmiş ve bu güzel konakta kendisine gereken önemi gösteren ve yer veren yöneticilere teşekkür etmiştim.
Konaktan sonra Gölhisarin lezzetleri ile tanışma vakti. Gölhisar kendine has kavurması ile ünlü. Döner gibi ince kesilmiş etlerle hazirlanan kavuşmasını mutlaka tatmalısınız. Kavurma sonrasi kahve olmazsa olmaz ama Gölhisarın kahvesi de farklı. Kahve deyince Gölhisarda Memişin Çörekotu Kahvesi akla geliyor.
Her defasında büyük bir merakla gittiğim Memişin Çörekotu kahvesine gittim. Memiş bey buraya kültür kahvesi diyor. Toprak testi, toprak bardakta buz gibi su, koca kupada çörekotu kahvesi lokum ile birlikte tahta senit ( biz yassiağaç deriz) üzerinde sunuluyor . Adeta görsel bir şölen.
Tadı da, kokusu da tariflere sığmayacak eşsiz bir kahve. Üzerine biraz susam biraz da çörekotu serpiliyor. Lokum bandırılıyor yeniyor, kahvede yudumlanıyor, ardından toprak kokulu buz gibi su. Mutlaka gelip tadına bakın derim. Kahve eşliğinde sohbet burada bir başka. Kahvenin atmosferi kahve gibi değil, bir müze gibi. Tarihle, yerel kültür buluşturulmuş ve ortaya başka bir yerde rastlayamayacağınız bir mekan ortaya çıkmış. Üçetekler, kilimler, dövenler, yaba, sabanlar, bakır eşyalar, antika eşyalar ile bir köy müzesi adeta. Bu mekandan Gölhisar programımızın 2. Bölümünde bahsettim.
Kahve sohbetinde bir ağaç işleri atölyesi var. Orayı da mutkaka görmelisiniz dediler, haydi gidelim dedik ve orada da bizi Mehmet Emin Eryalçın karşıladı. Atölyede el emeği ağaç oyma hem işlevsel hem de süs eşyaları sergileniyor. Hatta yeni restore edilen Kibyra çesmesinın tahta bir modeli de yapılmış. Mehmet Emin Eryalçın gerçek bir sanatçı gerçek bir usta. Gölhisar sanatçıları bol olan bereketli bir toprak.
Tavas Medet köyünde de rahmetli Necip Savcı çamuru muhteşem sanat eserlerine dönüştürüyordu. Ve Hititlerden günümüze geleneği sürdürüyordu. Şimdi oğlu Hasan Huseyin Savcı geleneği sürdürüyor. M.Emin Eryalçın ustanın yaptığı süslemelerde Necip Savcının yaptığı süslemelere benziyor. Ve o süslemelerin benzeri Ankara Arkeoloji Müzesinde var. Binlerce yıldır süren gelenek Tavas Medet köyünde pişmiş toprak - terrecota sanatı olarak, Gölhisarda ahşap oyma sanatı olarak devam ediyor.
Farklı sanatları icre eden değerlerin bulunması, Kültür Bakanlığı sanatçı kimliklerinin çıkarılması ve ulkemize tanıtımı için tüm kültür adamlarına büyük görev düşüyor. Anadolu'nun her köşesinde cok önemli değerler var.
Gölhisar ile ilgili üçüncü yazımda Kibyra antik kentini anlatacağım. Üçüncü yazımda sizlere Gölhisarın güzelliklerini anlatmaya devam edeceğim. Bu yazımda yaptığım çekimlerden oluşan Gölhisar 2. Bölüm youtube linkini vereyim. Çok yakında ulusal televizyonlarımızda da yayınlanır.
Teke yöresinin her noktası ayrı bir güzel. İnsanları daha bir candan. Mutlaka gezip görmenizi tavsiye ederek yazımı bitireyim.
Doç.Dr. Devrim Alkaya
İnş.Yük.Müh.& Kamu Yöneticisi
Bakmadan Geçme




