Dava adamı… Yani hayatını bir hakikat uğruna vakfeden, varlığını Allah’ın davasına adayan insan… İslâm’da dava adamı, sadece kendi hevesi veya toplumsal idealleri için değil, Allah’ın rızasını kazanmak için mücadele eden kişidir. Kur’an, böyle kulları şöyle över:
> “Allah, kendi yolunda saf bağlayarak savaşanları sever.” (Saff, 4)
Bu ayette anlatılan dava adamı, disiplinli, birlik ruhu taşıyan, samimi ve ihlaslı insandır.
---
1. Niyetin Temizliği
Bir dava adamının ilk şartı, niyetinin berrak olmasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur:
> “Ameller niyetlere göredir. Herkese ancak niyet ettiği vardır.” (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 1)
Dava; şöhret, makam, dünya menfaati için değil, sadece Allah için olmalıdır. Dava adamı, davasını kendi nefsiyle özdeşleştirmez; o davasını Allah’a nispet eder.
---
2. Sabır ve Sebat
Kur’an defalarca sabrı vurgular. Çünkü hak davada yürümek, kolay değildir. Zorluk, engel, iftira ve yalnızlıkla sınanmak kaçınılmazdır. Rabbimiz buyurur:
> “Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153)
Resûlullah (s.a.v.) Mekke’de müşriklerin baskısına, hakarete ve işkencelerine rağmen davasından asla vazgeçmedi. Dava adamı da onun gibi yılmadan, kırılmadan, sebat ederek yoluna devam eder.
---
3. Ahlâkî İstikamet
Dava adamı, ahlakıyla davasını temsil eder. Kur’an’da Peygamber Efendimiz hakkında şöyle buyrulur:
> “Ve şüphesiz sen, büyük bir ahlak üzeresin.” (Kalem, 4)
Dava adamı yalan söylemez, emanete ihanet etmez, insanları aldatmaz, haksızlık yapmaz. Efendimiz (s.a.v.) buyurmuştur:
> “Mümin, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Tirmizî, Îmân, 12)
Bir dava adamının dili fitneden, eli zulümden uzak olmalıdır.
---
4. İlim ve Hikmet
Kur’an, dava adamına ilmi şart koşar:
> “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9)
İlimsiz dava, kör bir yolculuktur. Hz. Ali (r.a.) der ki: “İlim maldan daha hayırlıdır. Çünkü ilim seni korur, malı ise sen korumak zorundasın.”
Dava adamı ilimle beslenir, hikmetle konuşur. Şüpheye düşenlere delille cevap verir.
---
5. Tevazu ve Ümmet Şuuru
Dava adamı, kibirli ve ben merkezli değildir. Kendini davanın sahibi değil, hizmetkârı görür. Efendimiz (s.a.v.) buyurmuştur:
> “Kim Allah için tevazu gösterirse Allah onu yükseltir.” (Müslim, Birr, 69)
Dava adamı, şahsını değil ümmeti düşünür. Birlik, beraberlik ve kardeşlik onun yol haritasıdır. Kur’an’da Rabbimiz şöyle buyurur:
> “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.” (Hucurât, 10)
---
6. Cesaret ve Adalet
Hak dava cesaret ister. Kur’an’da:
> “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl yok olmaya mahkûmdur.” (İsrâ, 81)
Bir dava adamı haksızlık karşısında susmaz. Efendimiz (s.a.v.) buyurur:
> “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân, 78)
Dava adamı, adaletin yanında olur. Kin, nefret, çıkar onu doğruluktan saptırmaz.
---
Sonuç
Bir dava adamı; niyetinde ihlâslı, sabırda sebatkâr, ahlakta örnek, ilimde donanımlı, tevazuda derin, ümmet şuurunda uyanık, cesarette kararlı ve adalette dosdoğru olmalıdır. Asıl dava, Allah’ın davasıdır. Bizler ise bu davanın küçük hizmetkârlarıyız.
---
Dua
Allah’ım! Bizi ihlâslı kullarından eyle. Davana samimiyetle hizmet edenlerden eyle. Bize sabır, ilim, güzel ahlâk ve ümmet şuurunu nasip eyle. Kalplerimizi kardeşlikte birleştir, ayaklarımızı hak yolda sabit kıl. Âmin.
---
Kaynakça
Kur’an-ı Kerîm, Bakara, Âl-i İmrân, Saff, Hucurât, Kalem, İsrâ sureleri.
Buhârî, Bed’ü’l-Vahy.
Müslim, Îmân, Birr.
Tirmizî, Îmân.
Gazâlî, İhyâ-u Ulûmiddîn.
Aliyyu’l-Kârî, Şerhu’ş-Şifâ.