Erkan Akan

FOTOĞRAF VE VİDEO ÇEKMEK CAİZ MİDİR?

Erkan Akan

Görmenin, Görünmenin ve Görselleştirmenin Hükmü Üzerine Bir Değerlendirme

Zamanın değişmesiyle hükümlerin de değişebileceği bir çağda yaşıyoruz. Teknoloji hayatımızın her yönünü kuşatmışken, özellikle görsel medyanın hâkimiyet kazandığı günümüzde, “Fotoğraf ve video çekmek caiz midir?” sorusu sıkça gündeme gelmektedir. Bu mesele, hem bireysel ibadet hayatımız hem de sosyal ilişkilerimiz açısından önemli bir yere sahiptir. Peki, İslam fıkhına göre bu konuda doğru tutum ne olmalıdır?

 


---

Tasvir Yasağı ve Hadislerdeki Çizgi

İslam fıkhında resim ve heykel meselesi, ilk asırlardan beri tartışma konusu olmuştur. Özellikle bazı sahih hadislerde tasvir yasağına dair ifadeler geçmektedir. Bunlardan biri şu şekildedir:

> “Kıyamet gününde azabı en şiddetli olanlar, Allah’ın yarattığına benzeyen (canlı) suretleri yapanlardır.”
(Buhârî, Libâs 90; Müslim, Libâs 2107)

 

Bu hadis, canlı varlıkların suretlerini çizen, yontan ya da taklit edenlere yöneliktir. Ancak burada “tasvir”in amacı, tarzı ve kullanılan teknik oldukça önemlidir. Erken dönemlerdeki tasvir yasağı, genellikle heykelcilik ve putperestlikle karıştırılabilecek uygulamalara karşı bir tedbir olarak getirilmiştir.


---

Fotoğraf ve Video: Modern Teknolojinin Hükmü

Fotoğraf ve video, klasik anlamdaki “resim çizimi”nden farklıdır. Fotoğraf bir “yansıma”yı kaydetmekten ibarettir. Bu noktada çağdaş âlimler ikiye ayrılmıştır:

1. Caiz Görmeyenler:

Bazı âlimler, fotoğraf ve video çekimini, canlı varlıkların suretini alma anlamında değerlendirip tahrimen mekruh hatta haram saymışlardır. Özellikle Mahmud Efendi (Kuddise Sirruh) gibi bazı gelenekçi âlimler, bunun insanın mahremiyetine, haya duygusuna ve fıtrata zarar verebileceğini savunmuşlardır.

2. Caiz Görenler:

Günümüzün önde gelen birçok İslam âlimi ise fotoğraf ve videoyu, klasik tasvir yasağına dahil etmemektedir. Çünkü bu uygulama, yaratmak değil, yaratılanı yansıtmaktır. Merhum El-Ezher Şeyhi Mahmud Şeltût şöyle demiştir:

> “Fotoğraf, insan eliyle yapılan bir resim değildir. O, var olanın görüntüsünü bir aynaya yansıtarak sabitlemektir. Bu, resim çizmek gibi değildir.”

 

Benzer şekilde Yusuf el-Karadâvî, bu konunun bağlamdan koparılarak haram ilan edilmesini isabetli bulmamış ve niyete, kullanım amacına vurgu yapmıştır.


---

İslam'da Niyetin Önemi

Fotoğraf veya video çekmenin hükmü, niyetle ve amaçla yakından ilgilidir. Eğer bu işlemler:

İffeti zedelemek, teşhircilik yapmak, gıybet veya dedikoduya zemin hazırlamak amacıyla yapılıyorsa elbette ki haramdır.

İlmi, tarihi, eğitimsel veya sosyal faydaya yönelik yapılıyorsa; hatta dini hizmetler için, tebliğ ve irşad için kullanılıyorsa, aksine sevap bile kazandırabilir.


Risale-i Nur Külliyatı’nda da Bediüzzaman Said Nursî, devrin ihtiyaçlarına göre teknoloji kullanımını önemsemiş, hatta telgraf ve matbaa gibi iletişim araçlarını dine hizmet için kullandığını ifade etmiştir:

> “Zaman, cemaat zamanıdır. Şahs-ı manevî hükmeder. Bu zaman, en ziyade ihlas ve sadakat zamanıdır. Maddî hizmetten ziyade, manevî hizmet esastır. Telgraf ve matbaa, bu zamanda Kur’ân’a hadim olabilir.”
(Lem’alar, 21. Lem’a)

 


---

Mahremiyet, Haya ve İffet Dikkati

Fotoğraf ve video çekmenin caiz oluşu, her yerde ve her şartta kullanılabilir anlamına gelmez. Kadınların mahremiyetini ihlal eden, erkeklerin de tesettür ve vakarını zedeleyen görüntüler; sosyal medya mecralarında teşhir niyetiyle paylaşılan özel anlar, dinen sakıncalı alanlara girer. Özellikle “hikâye atmak” ya da “takipçi çekmek” gibi niyetlerle yapılan paylaşımlar, gösteriş (riyâ) ve kibir duygusunu da körükleyebilir.


---

Sonuç ve Değerlendirme

Fotoğraf ve video çekmek, niyet ve mahiyetine göre hüküm kazanır. Sanat, tebliğ, ilim, belge veya hatıra maksadıyla, edep ve haya ölçüleri içerisinde yapılan çekimler caizdir. Fakat teşhir, tahrik, mahremiyet ihlali veya israf gibi boyutlara taşınırsa, dinen sakıncalı hale gelir. Bu noktada Müslümana düşen, her teknoloji gibi bunu da takva süzgecinden geçirmesi, niyetini arındırması, edep ve hayâyı rehber edinmesidir.


---

KAYNAKÇA

1. Buhârî, Sahih, Libâs 90.


2. Müslim, Sahih, Libâs 2107.


3. Mahmud Şeltût, el-Fetâvâ, s. 150.


4. Yusuf el-Karadâvî, Helâl ve Haram, s. 323.


5. Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, 21. Lem’a.


6. İbn Hacer el-Askalânî, Fethü’l-Bârî, c. 10.


7. İslam Fıkıh Akademisi Kararları, Mecmua, 1985-2000.

Yazarın Diğer Yazıları