Erkan Akan

İslam'da Konuşma Adabı: Sözünü Yükselt, Sesini Değil

Erkan Akan

İnsan bir kelimeyle yücelir, bir kelimeyle yerle yeksan olur. Konuşmak bir nimettir; bu nimeti nasıl kullandığımız ise bir ibadettir. İslam, konuşmayı yalnızca bir iletişim aracı olarak görmez; onu kalbin sesi, aklın terazisi ve edebin aynası olarak kabul eder.

Sözünü yükselt, sesini değil. Çünkü yağmurlar çiçekleri büyütür, gök gürültüsü değil...

 

Kur’an-ı Kerim’de Lokman (as), oğluna öğüt verirken şöyle der:

“Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini eşek sesidir.” (Lokman, 31/19)

Bu ayet, sadece ses tonuna dair değil, kişiliğe ve iç dünyaya dair derin bir uyarıdır. Bağırarak konuşmak, haklı olmak anlamına gelmez. Bilakis, hakikat en çok sükûnetle tebliğ edildiğinde gönüllerde yer bulur.

Şair der ki:

> Bir söz ki kalpten çıkar, sükûta sarar geceyi,
Bir söz ki nefisten gelir, yakar bir ömrün çehresini.

 

Hazreti Peygamber (s.a.v) konuştuğunda sesi ne çok yüksek, ne çok kısıktı. Her kelimesi tartılmış, her cümlesi hikmetle bezenmişti. O, insanlara asla bağırmaz, onları küçük düşürmezdi.
Ashâbı şöyle anlatır:
"Resûlullah (s.a.v), ne kötü söz söylerdi ne de kötü sözlü biriydi. Sokakta bağırmaz, kaba davranmazdı." (Buhârî, Edeb 38)

Söz bir emanettir. Onu gelişi güzel kullanmak, emanete hıyanettir. Söz, sahibini ya kurtarır ya da helâke sürükler. Bu yüzden Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır söylesin ya da sussun." (Buhârî, Edeb 31)

Konuşmanın da bir edebi vardır:

1. Doğruluk: Sözde yalan varsa, itimat yoktur.


2. Yumuşaklık: Sert söz, kalbi kırar.


3. Gıybetten sakınmak: Kur’an, gıybeti “ölü kardeşinin etini yemek”le benzetir. (Hucurât, 49/12)


4. Söz israfından uzak durmak: Çok konuşmak, hikmeti eritir.


5. Tefekkür: Düşünmeden söylenen söz, felakete dönüşebilir.

 

Mevlânâ der ki:

> Nice insanlar gördüm, konuşmaktan susmuş,
Nice sözler duydum, sükût gibi suskun ve boş.

 

Söz, bir hançer gibi saplanabilir de; bir merhem gibi sarabilir de. Bu yüzden İmam Gazâlî der ki:
"Dilin afeti, kalbin afetinden büyüktür. Zira dil, kalbin tercümanıdır. Ağızdan çıkan söz, ya bir melek gibi yükselir ya da şeytan gibi alçalır."

Bir başka beyt:

> Susmak bir hikmettir, bilen için sır olur,
Konuşmak bir rahmettir, edep ile yoğrulursa nur olur.

 

Kur’an şöyle bildirir:
"İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın." (Kaf, 50/18)

Söz; kalbin aynası, aklın terzisi, imanın vitrinidir. Susmak bir ilimdir, konuşmak ise bir sınav. Bu imtihanda başarılı olmak için dilimizi, Kur’an’ın ve Sünnet’in terazisinde tartmalıyız.

Dua ile bitirelim:

> Allah’ım! Kalbimize hikmet, dilimize rahmet, sözümüze edep ver.
Sözümüz nur, suskunluğumuz huzur olsun. Sesimizi değil, sözümüzü yüceltmeyi bize nasip eyle. Âmin.


Hazırlayan: Erkan Can Akan

---

Kaynakça:

1. Kur’an-ı Kerim, Lokman Suresi, 31/19; Hucurât Suresi, 49/12; Kaf Suresi, 50/18.


2. Sahih-i Buhârî, Kitâbü’l-Edeb, Hadis no: 38, 31.


3. İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmiddîn, “Lisanın Afetleri” bölümü.


4. Mevlânâ Celaleddin Rûmî, Mesnevî.


5. Ahmed Eflâkî, Menâkıbu’l-Ârifîn.


6. Nursî, Said. Sözler eserinden “İhlas” ve “Sünnet-i Seniyye” bahisleri.


7. Klasik Osmanlı şiiri ve halk edebiyatı derlemeleri.

Yazarın Diğer Yazıları