İnsanlık, edep ve haya ile ayakta durur. Eğer bu iki değer yerle bir olursa geriye sadece süfli arzuların esiri olmuş, içi boş, gösteriş budalası bir kalabalık kalır. İşte bugün yaşadığımız çağın en büyük vebası budur: teşhircilik.
Sokakta, sosyal medyada, ekranlarda, hatta evlerin içinde bile insanlar kendilerini pazara çıkarılmış bir meta gibi sergilemekten çekinmiyor. İffet ve haya ayaklar altına alınmış, utanma duygusu körelmiş, “görsünler, bilsinler, beğensinler” putu uğruna insaniyet feda edilmiştir.
Teşhircilik sadece bedeni açmak değildir; malını, yediğini, gezdiğini, güldüğünü, özelini, mahremiyetini ulu orta sergilemektir. Bu bir şehvet düşkünlüğü değil sadece, aynı zamanda bir riya hastalığıdır. İnsan, nefsini başkalarının gözleriyle beslemek için kendini sahneye sürer. Halbuki bu tavır, kişiliğin en ucuz tezahürüdür.
Geçmişte haya bir süs, edep bir zırh idi. Bugün ise utanmazlık bir meziyetmiş gibi sunuluyor. İslam’ın “haya imandandır” buyruğu tersyüz edilmiş; utanmayan, teşhir eden, kendini açan “özgür” sayılıyor. Oysa bu, özgürlük değil; nefsin ve şeytanın zincirine vurulmuş en ağır esarettir.
Toplum teşhircilikle çürüyor. Aile bağları zayıflıyor, gençler ucuz bir beğeni uğruna kendini harcıyor, kadın erkek demeden herkes görünür olmak için yarışıyor. Bu hal, insaniyetin şerefine indirilen en büyük darbedir. Teşhircilik, kalbin nuru olan hayayı söndürdüğü için, ardında sadece karanlık bir boşluk bırakıyor.
Ey insan! Kendini teşhir ederek değer kazanacağını sanma. Sen, kendini pazara sürülmüş bir eşya haline getirdikçe kıymetini düşürüyorsun. Değer, gizlilikte; kıymet, vakar ve hayada saklıdır. Haya, seni insan yapan tacındır; o tacı düşürdüğünde geriye sadece sıradan bir nefis kalır.
Bugün teşhirciliği alkışlayan bir toplum, yarın hayasızlık bataklığında boğulur. Çünkü teşhir, bireysel bir günah değil; toplumsal bir yıkımın da kapısıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Her dinin bir ahlâkı vardır. İslam’ın ahlâkı ise hayadır." (İbn Mâce, Zühd, 17)
Dolayısıyla, haya ile süslenmek imanla donanmaktır; teşhir ile rezil olmak ise imandan uzaklaşmanın en bariz işaretidir. İnsan, değerini sakladıkça büyütür; açtıkça küçültür. Tohum toprağa gizlendiği için ağaç olur, insan da edebe büründüğü için yücelir.
O halde yapılacak şey bellidir:
Mahremiyeti korumak,
Hayayı diri tutmak,
Teşhirciliği nefsin en büyük zilleti olarak görmek.
Unutmayalım: İffetli yaşamak, teşhir ederek beğenilmekten daha büyük bir şereftir.
---
Rabbim bizleri hayanın süsünden, iffetin nurundan, edebin inceliğinden ayırmasın. Nefsimizin esaretinden, teşhirin karanlığından ve gösterişin aldatıcılığından muhafaza eylesin. Âmin.
Erkan Can Akan
---
Kaynakça
Kur’ân-ı Kerîm, A‘râf Sûresi, 26: “Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek elbise ve süs olacak giysi indirdik. Takvâ elbisesi ise (hepsinden) daha hayırlıdır.”
Tirmizî, Birr, 61: “Haya imandandır, iman da cennettedir. Hayasızlık katılıktandır, o da cehennemdedir.”
İbn Mâce, Zühd, 17: “Her dinin bir ahlâkı vardır. İslâm’ın ahlâkı hayadır.”
Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn, C.3: Haya ve iffet bölümleri.
İmam Rabbânî, Mektûbât, 1. Cilt: Nefis ve teşhir üzerine öğütler.