Ya Resûlullah…
Bu sabah pencereyi açtığımda, taze bir bahar rüzgârı içeri doldu. Dışarıda yapraklar kıpır kıpır… Kuşlar ötüşüyor, gökyüzü billur gibi… O anda içimden şu cümle geçti:
"Yeşil yaprakların güzelliği bile sizdendir, ya Resûlullah…"
Sizi anmadan geçen bir gün, eksik kalıyor. O kadar ki bazen bir çiçeğe bakarken gözlerim doluyor, çünkü o güzellik bana sizi hatırlatıyor. Gönül biliyor: Kâinattaki her güzellik sizin nûrunuzun bir yansımasıdır. Her neye baksam, iziniz var.
Kuruyan toprak siz gelmeden önceydi… Gül açmayı siz öğrettiniz bu dünyaya.
---
Sizi tarif etmeye çalışmak, ateşi avuçta tutmak gibi… Elbet yakar, elbet eksik kalır. Çünkü kelimeler acizdir, susmak daha derin anlatır size olan sevgimizi.
Ama susmak da yetmez bazen. İçimizde öyle bir aşk var ki, taşar… Kimi zaman bir şiir olur, kimi zaman bir gözyaşı, kimi zaman bir secde. Hani diyor ya şair:
“Adını andım da içim titredi Ya Resûlallah, bu nasıl bir sevdaysa dinmek bilmedi.”
Sizi görmeden seven ümmetiniziz biz. Ravza’ya varamamış, ama hayaliyle geceleri ıslak yastıklara bakanlardanız. İsminizi andığımızda, kalbimizde bir kandil yanar. Gecenin en sessiz vakitlerinde, yorgan altında ellerimizi kaldırıp “Sana ümmet olmayı nasip eyle Rabbim” diye dua edenlerdeniz.
Ashabınızın aşkı başka, bizimki başka belki… Onlar göz göze geldi, biz hayalle. Ama aşk aynı… Hasret aynı…
---
Siz ki doğmadan önce bile özlenendiniz. Âdem’den beri gelen bir bekleyişin vuslatı oldunuz. İsrafil’in dudaklarında isminiz vardı ezelden beri. Cebrail size hayran, melekler size meftun…
Kâinat sizinle anlam buldu.
Zaman sizinle kıymet kazandı.
Kalpler sizinle dirildi.
Yusuf güzeldi ama siz daha güzeldiniz. Gül kokuluydu ama siz daha mis kokuluydunuz. Güneş doğarken bile sizin nûrunuz daha parlaktı.
Dediler ki: "Sen ancak bir beşersin."
Oysa bilmiyorlardı: Siz beşer idiniz, ama taş gibi değil; inci gibi, nur gibi…
---
Mekke’nin taşlarını bilirdiniz… Uhud’un kalbini anlardınız… Çocukların gözyaşını siler, yaşlıların ellerini öperdiniz. Ümmetiniz açken siz tok yatmaz, düşman bile emanetini size teslim ederdi. Her adımınızda merhamet vardı. Her kelimenizde hikmet…
Bugün insanlık sizi daha çok özlüyor, ya Resûlallah.
Bir yetimin saçını okşayacak el kaldı mı?
Bir mahzunun derdini dinleyecek kalp kaldı mı?
Bir tebessümle âlemi güzelleştirecek yüz kaldı mı?
Ama siz vardınız. Siz, kalpleri aydınlatan bir meşaleydiniz. Bir karanlıkta, ümmete güneş gibi doğandınız. Dünya sizinle öğrendi sevmeyi, affetmeyi, sabretmeyi…
---
Ve işte bu yüzden…
Bazen bir ağaç dalı, bazen serin bir rüzgar, bazen kuşların kanat çırpışı…
Hepsi size dair bir şeyler fısıldıyor.
Çünkü:
Yeşil yaprakların güzelliği bile sizdendir, Ya Resûlullah.
Gönlümüzdeki aşkın tarifi yok, yalnızca siz varsınız…
---
???? Kaynakça
Kur’ân-ı Kerîm
Sahih-i Buhârî, “Fedâil” bölümü
Sahih-i Müslim, “Menâkıb” bölümü
Tirmizî, Şemâil-i Muhammediyye
İmam Busîrî, Kasîde-i Bürde
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, Mesnevî
Ahmet Lütfi Kazancı, Peygamberimiz’i Tanıyalım
Sâmiha Ayverdi, Mâbette Bir Gece
Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler
-
Erkan Can Akan