Tarih boyunca insanlık, doğanın hem nimetlerinden hem de gazabından nasibini aldı. Depremlerle yerle bir olan şehirler , enkaz altına gömülen yerleşim yerleri, doğanın zaman zaman ne denli yıkıcı olabileceğini tekrar gözler önüne serdi.
Bir şehir sadece yapılar bütünü değildir; kültürü, insanları, tarihsel mirası ve anılarıyla bir bütündür. Bu yüzden doğal afetlerle yok olan her şehir, sadece fiziki olarak değil, manevi olarak da insanlık tarihinden bir parça koparıp götürür ve bu durum bizlere doğanın hafife alınmaması gerektiğini hatırlatır.
6 Şubat depremlerinde yıkılan , insanıyla ve şehrin yapısıyla en özel şehirlerden biri olan Malatya,da bir taraftan yeniden yapılanma süreci devam ederken bir taraftan da depremzedeler hala depremin yaralarını sarmaya, toparlanmaya çalışıyor.
Yaşadığımız bu büyük yıkım hepimizden manen çok şey götürdü ama Malatya tarih boyunca kültürüne, doğasına ve kimliğine sahip çıkan, Unutan değil, hatırlayan; vazgeçen değil ders çıkaran ve öğrenen bir şehir olarak hafızalarda yer etmiştir.
Şimdilerde Malatya kimine göre umudun şehri, kimine göre yalnızlık, işsizlik ve sıradanlık içerisinde sıkışmış, sadece enkazdan ibaret bir şehir. Ancak unutmamalıyız ki bu şehrin nasıl bir il olduğu ,yada olacağı tamamen iç dinamiklerinin elinde. Mevcut sürecin devamında gelişmekte mümkün, geride kalmakta. Bu sorumluluk yöneticilerle birlikte , STK’lar ,kamu kurum ve kuruluşları, en önemlisi de vatandaş olarak hepimizin ortak çabasıdır.
Şehir yeniden inşa edilirken birçok alanda şehri ileriye taşıyacak projeler üretmek, kimseyi ötekileştirmeden kapsayıcı bir anlayışla ilerlemek, yeni hedefler belirleyip bu hedefler doğrultusunda somut adımlar atmak şarttır.
Yeni hedefler ve somut adımlarla hep birlikte geleceğin şehrini inşa edeceğimize yürekten inanıyorum. Malatya’lı azmiyle, vicdanıyla, bu şehre olan sevdasıyla ve sabırla umudu çoğaltır, umudu ilmek ilmek işler ve ‘’UMUDUN ŞEHRİ’’ni hafızalara tekrar tekrar yerleştirir.
