Asansöre binmiş, işe gideceğim.
Alt katlardan birinde, liseye yeni başlayan bir kızımız bindi.
Elinde telefon, tek elin parmakları yetmezmiş gibi, iki elin parmaklarıyla bir şeyler - sanırım mesaj- yazmaya başlıyor.
Başı önde, nasıl asansöre bindiği belli değil.
Allah muhafaza, asansör olmasa, boşluğa düşüp gidecek, farkında değil.
İnsanlarla muhatap olmamanın en kolay ve geçerli yolu.
Birine bakmayacak, görmeyecek, ilgilenmeyeceksen; hemen telefonla uğraşacaksın ya da uğraşıyor gibi yapacaksın.
Z kuşağı gençliğinin tüm özelliklerini üzerinde barındıran bir kızımız.
Biz mi, evet biz de X kuşağı sınıfında anılıyoruz sanırım.
Belki de kuşak farkından olsa gerek, bir “merhaba” bile demedi.
Ben de “bakıyorum da telefondan başınız kalkmıyor, bir selam verseniz olmaz mı?” deyince; “ya amca! “ ancak diyebildi.
Daha da konuşmadı, ancak benden önce asansörden çıkıp, apartman kapısını bana açtı.
Yine de sağ olsun, o kadarını düşündü, düşünebildi, telefonundan başını kaldırarak.
“İyi dersler kızım!” dedikten sonra, hızlıca uzaklaştı.
Gençleri oyalayacak, boş zaman geçirecek, gerçek sosyal hayattan koparacak o kadar çok sanal, sözde sosyal paylaşım siteleri var ki, gerçek hayata zaman bile kalmıyor.
Kuşaklar arası çatışmaların en büyük sebebi olan bu siteler, gençlerimiz pençesine almış, yok ediyor.
Bizler X kuşağıyız, bizden önceki kuşakları görmedik.
Y kuşağını gördük, Z kuşağıyla kıyaslanıyoruz.
En çokta 2020 yılından sonraki ALPHA kuşağıyla uğraşıp duruyoruz.
Bütün hayatları, yemeleri, içmeleri, vakit geçirmeleri, hep telefon, tablet, bilgisayar olmuş.
Z kuşağı ve ALPHA kuşaklarının durumları ortadayken, BETA, GAMA ve sonraki kuşakların durumunu tahayyül bile edemiyorum.
Odadan odaya, evde telefon, iş’te telefon, arabada, yolculukta telefon, yolda telefon, lokantada, kahvede telefon, misafirlikte, trafikte, kazada, kavgada, tartışmada, sohbette, muhabbette, sınıfta, yolda yürürken, sabahlara kadar yatakta hep telefon…
Elinde telefon, gözler dalgın, beyin uyuşmuş gibi, çoğu zaman ya bir insana, ya bir duvara, levhaya, ya bir hayvana, ya bir araca çarpıp, neye uğradığını şaşırıp, akılları başlarına geliyor, ama iş işten geçmiş oluyor.
Telefonlar bedenimizin bir uzvu haline geldi, onsuz bir beden uzvu eksik kalıyor.
Ayda, yılda pikniğe gidersin, orada bile telefon.
Ya Allah aşkına, bari piknikte, kırda, bayırda, dağda ormanda olmasın ya!
Bari orada gerçek hayatın, yeşilin, toprağın, börtü-böceğin, temiz havanın farkına varın ya!
Kerim BAYDAK