Said Yalçın

Ahde Vefa mı Dediniz? Malatya'da Unutuldu…

Said Yalçın

Malatya… Kayısının başkenti, mertliğin harmanı, dostluğun kadim otağı.
Ama bugünlerde ne kayısının tadı kaldı ne de dostluğun hatırı.
Bu şehrin bir vakitler mayasında “ahde vefa” vardı.
Birisi bu toprağın ekmeğini yiyip suyunu içti mi, “gönül borcu” duyardı.
Şimdi ne borç kaldı, ne de gönül…

Biz burada duruyoruz hâlâ…
Aynı sokaklar, aynı dost selamları…
Ama “gidenler” sanki başka bir âlemin insanı olmuş.
Unutanlar diyarı mı oldu bu şehir?
Yoksa “menfaat bitince hatır da biter” diyenlerden mi olduk?

Bakın…
Selahattin Gürkan.
Evet, bu memleketin bağrından çıkmış bir adamdı.
Biz onu bir başkandan öte, bir “abi” bildik, öyle de sevdik.
Yanındayken elini değil, gövdemizi koyduk ortaya.
İyiliğine de şahidiz, emeklerine de.
Ama her hikâyenin bir sınavı vardır.
İmtihan, vedadan sonra başlar.

Aradık, sorduk, hal hatır ettik.
Gönlümüzden gelen bir telefon, bir “selamünaleyküm” idi.
Oysa telefonun ucunda ne bir vefa vardı, ne de bir hatır.
Yanındayken “kardeşim” diyenler, şimdi bizi tanımaz oldu.
Ekibiyle birlikte Malatya’ya sırt çevirdi.
Sanki bu şehir bir merdivendi, çıkınca unutulacak bir basamak gibi.

Bize düşen mi?
Biz yine bu toprağın çamurunda çizmeyle yürümeye devam ediyoruz.
Yine kim bir çivi çakarsa “Eyvallah!” diyoruz.
Bizim ne koltukla, ne makamla işimiz oldu.
Ama “adamlık” dediğin sadece görevdeyken değil, görev bittikten sonra da belli olur.

Malatya'nın örfü böyledir;
Bir dost seni ararsa, açarsın telefonu…
Bir büyüğün hatır sorarsa, kulak verirsin…
Bayramda, cenazede, düğünde gözün arar “eski dostu”…
Sırtını dönmek, bu şehirde ayıptır.
Unutmak, kabalık; kibir, karakter yitimidir.

Ey eski dostlar, makamda oturanlar, Malatya’dan gidenler…
Unutmayın:
Bu memleket sadece seçim zamanı hatırlanacak bir sandık değil.
Bu şehir bir vefa sınavıdır.
Ve siz…
Bu sınavdan pekiyi alamadınız.

Bir telefon belki bir gönlü okşardı.
Bir mesaj, bir selam…
Ama yok…
Demek ki menfaatin bittiği yerde hatır da bitiyormuş.

Yine de biz Malatya’dayız.
Yine de biz “iyiye iyi, kötüye kötü” deriz.
Yine de biz, bu şehrin sokaklarını vefayla sulamaya devam ederiz.
Ama siz…
Artık bu hikâyede yoksunuz.

Yazarın Diğer Yazıları