Said Yalçın

'Bir Duruşun Adı: Devlet Bahçeli'

Said Yalçın

Siyaset, çoğu zaman rüzgâra göre yön değiştirenlerin oyun alanı gibi görülür. Dönem dönem değerler değişir, kadrolar savrulur, sözler unutulur. Ama bu karmaşanın, o gürültünün ve çıkar hesaplarının içinden bazı isimler vardır ki; duruşlarıyla, ilkeleriyle ve vakarlarıyla ayrılır. İşte o isimlerden biridir Dr.Devlet Bahçeli.
Tam adıyla: Türk milliyetçiliğinin çelikten iradesi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli sadece bir parti lideri değildir; o aynı zamanda bir fikir adamıdır, sabrın ve stratejinin simgesidir. MHP’nin başına geçtiği 1997 yılından bugüne, nice fırtınalar koptu, nice yol arkadaşları ayrıldı, nice cepheler açıldı… Ama o her zaman devlet aklını, milletin bekasını, Türk milliyetçiliğinin vakarını ön planda tuttu.
Bahçeli’yi anlamak, sadece seçim sonuçlarıyla ya da koalisyon kararlarıyla mümkün değildir. Onu anlamak için önce "ülkü" nedir bilmek gerekir. Çünkü o, Türk-İslam ülküsünün akademik titizlikle yoğrulmuş, siyasi zekâyla yön bulmuş bir temsilcisidir. Liyakatle ördüğü söylemleri, millî reflekslerle belirlediği politikaları, parti içi disiplini ve milliyetçi tabana verdiği güven duygusuyla; adeta bir çınar gibi durur Türk siyasetinin ortasında.
Sevenleri ona sadece bir lider olarak değil, bir ağabey, bir rehber, hatta bir mektep olarak bakar. Özellikle son 20 yılda genç ülkücüler arasında oluşan “Bahçeli çizgisi”, duygusal coşkunluğu akılla dengeleyen, sabırsız romantizmi stratejik akılla yoğuran bir yol olarak kendini gösterdi. Onun her sözü, sosyal medyada günlerce analiz edilir, her grup konuşması titizlikle takip edilir.
Elbette eleştirenleri de oldu, olacak. Ama siyaset sadece hayranlıkla değil, eleştiriyle de olgunlaşır. Ne var ki Bahçeli’nin eleştirilere verdiği en net cevap, yıllardır koruduğu istikrarlı duruşudur. Evet, bazen yalnız kaldı. Evet, bazen anlamak yerine yargılamayı seçtiler. Ama zaman, çoğu kez onun haklılığını ortaya koydu.
Bugün geldiğimiz noktada, Türk siyasetinde devlet-millet dengesini, kurumlara saygıyı, siyasi nezaketi ve milliyetçi ilkeleri en istikrarlı biçimde temsil eden figürlerden biri hâlâ Devlet Bahçeli’dir. “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” düsturunu lafla değil, eylemle yaşatan bir liderdir o.
Sevenleri onu “beyefendi” tavrıyla, metanetli suskunluklarıyla, yerinde yükselen sesiyle tanır. Onun tarzında bağırmak değil, gerektiğinde bir kelimeyle denge kurmak vardır. Bugün milliyetçiliğin sadece sokak sloganı olmadığını, aynı zamanda bir devlet aklı olduğunu düşünen her kişi, Devlet Bahçeli’nin Türk siyasetindeki kıymetini fark eder.
Kimi zaman sessizliğiyle, kimi zaman ani çıkışlarıyla ama her daim Türk milletine duyduğu sadakatle yazdı adını bu ülkenin siyaset tarihine. Ve belki de onu anlatan en güzel sözlerden biri yine kendi cümlesinde gizlidir:
“Bizim sevdamız Türkiye’dir, bizim davamız Türklüktür.”
İşte bu yüzden, Devlet Bahçeli sadece bir siyasetçi değil; bir semboldür.
Ve bazı semboller, zaman geçse de, hep yerinde kalır.

Yazarın Diğer Yazıları