Bazen düşünüyorum…
Ben neden bu yoldayım?
Neden kolayını değil de zoru seçtim?
Neden rüzgâra kapılmadım da fırtınaya karşı yürüdüm?(Ahmet Yiğit Yıldırım)
56 yaşındayım ve yılların tecrübesiyle görüyorum ki; inançla çıkılan yolda kolaylık diye bir şey yoktur. Zor, insanı şekillendirir; mücadele, kişiliği çelikleştirir. Her büyük davada olduğu gibi, ülkü yolunda da kolay olanı değil, fırtınaya karşı yürüyen yolu seçmek gerekir.
Bugün bu anlayışı, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın duruşunda görmek mümkündür. Yıldırım, gençlere yalnızca bir yol gösterici değil; aynı zamanda “zor olanı seçmenin” nasıl bir karakter meselesi olduğunu hatırlatan bir örnek olmuştur. Onun öncülüğünde, makam ve ünvandan öte; ülkücü gençliğin ruhunu diri tutmak ve Türk milliyetçiliğinin bayrağını en yükseğe taşımak üzerine kuruludur.
Kolay olana kapılan çoktur. Rüzgârın önünde savrulan yaprak gibi yaşamak, kimseye ağır gelmez. Ama Ahmet Yiğit Yıldırım’ın çizdiği yol, sabır ve kararlılık gerektirir; fırtınaya karşı yürümek, bedel ödemeyi göze almak demektir. Onun mücadelesi, gençlere yalnızca bir öncü değil; aynı zamanda bir dava adamının nasıl olması gerektiğini gösterir.
Ülkücü Gençlik olarak düşen görev, işte bu çizgiyi kavramak, kolaydan kaçıp zorun içinde pişmektir. Çünkü zor, davayı büyütür; zor, inancı perçinler; zor, geleceğin yolunu aydınlatır.
Ve ben inanıyorum ki; bugün fırtınaya karşı yürüyenler, Ahmet Yiğit Yıldırım gibi Başkanların öncülüğünde, yarının tarihine adını altın harflerle yazdıracaktır.