Said Yalçın

Gazetecilikte Ahlak Nasıl Olmalı?

Said Yalçın

Gazetecilik, toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlamakla yükümlü bir meslektir. Ancak bilgi vermek kadar, o bilgiyi nasıl sunduğunuz da büyük önem taşır. İşte tam da bu noktada gazetecilik etiği, yani gazetecilikte ahlak devreye girer.

Günümüzde haberin hızla yayıldığı, bilgi kirliliğinin arttığı bir çağda yaşıyoruz. Sosyal medyada yayılan asılsız haberler, manipülatif başlıklar ve çarpıtılmış bilgiler, gazeteciliğin güvenilirliğini zedelemeye başladı. Bu yüzden gazetecilerin uyması gereken etik ilkeler, artık her zamankinden daha önemli hale geldi.

 

Peki, gazetecilikte ahlak nasıl olmalı?

Her şeyden önce doğruluk esastır. Gazeteci, elde ettiği bilgiyi teyit etmeden yayınlamamalıdır. “Önce doğru bilgi, sonra hızlı haber” anlayışı benimsenmelidir. Yanlış bilgiyle sadece birey değil, toplum da yanıltılır.

İkinci olarak, tarafsızlık ve nesnellik bir gazetecinin temel pusulası olmalıdır. Kişisel görüşlerini haberin içine yedirmek yerine, gerçeği tüm yönleriyle sunmalı, okuyucunun kendi kararını vermesine izin vermelidir. Gazetecilik, propaganda değil; kamuoyuna hizmettir.

Üçüncüsü, özel hayata saygı ve insan onurunu koruma ilkesi gözetilmelidir. Haber değeri taşısa bile, bir kişinin mahremiyetini ihlal etmek, insan haklarına aykırıdır. Haber yaparken kullanılan dil bile bir insanın hayatını etkileyebilir. Sözcüklerin gücünü doğru kullanmak şarttır.

Ayrıca, çıkar çatışmasından uzak durmak, yani haber kaynağından maddi veya manevi kazanç sağlamamak da bir gazetecinin ahlaki duruşunun göstergesidir. Gazetecilik, çıkarlar için değil, kamu yararı için yapılmalıdır.

Unutmamalıyız ki; güven, bir gazeteci için en değerli sermayedir. Bu güveni sağlamak da ancak etik ilkelere sadık kalmakla mümkündür. Gazeteci, bir haberin sadece ne söylediğine değil, nasıl söylediğine de dikkat etmelidir. Çünkü habercilik sadece bilgi sunmak değil, aynı zamanda bir sorumluluk taşımaktır.

Toplumun sesi olan gazetecilerin, bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirebilmesi için etik değerler kılavuzları olmalıdır. Aksi takdirde, haberin değil; dedikodunun ve algı yönetiminin aracı haline gelme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.

Bugünün dijital çağında gazetecilikte ahlak, sadece bir erdem değil; aynı zamanda bir zorunluluktur.

Haber ile Tehdit: Gazetecilik Etiği Nerede Başlar, Nerede Biter?

Gazetecilik, toplumun haber alma hakkını savunurken aynı zamanda insan haklarına ve etik değerlere saygı göstermek zorundadır. Ancak bazen haberin amacı, doğruyu aktarmak olmaktan çıkar; bir tür baskı aracı, tehdit veya manipülasyon yöntemi haline dönüşebilir. Peki, “haber ile tehdit” mümkün müdür? Ve böyle bir durum etik açıdan nasıl değerlendirilmelidir?

Son yıllarda, bazı medya organlarında ve haber platformlarında görüyoruz ki, haber yapmak yerine “haberle tehdit etme” yoluna gidiliyor. Bir kişinin ya da kurumun özel yaşamı, geçmişi veya zayıf noktaları, adeta bir koz olarak kullanılıyor. “Bu haberi yapmazsan, şu bilgiyi ortaya çıkarırız” yaklaşımı, gazeteciliğin özünden ne kadar uzak?

Gazetecilikte etik, doğruluk, adil olma ve zararı önleme ilkelerine dayanır. Haber yapmak bir hak ve sorumluluktur; ama bu sorumluluğun sınırlarını belirleyen de ahlaktır. Tehdit, şantaj ya da korkutma araçlarına dönüşen haberler, ne bireyin ne de toplumun çıkarına hizmet eder. Tam tersine, güvenilirliğe büyük zarar verir.

Bir gazetecinin elinde bilgi gücü vardır; fakat bu güç, kötüye kullanılmamalıdır. Haber ile tehdidin yapılması, gazeteciliğin değil, manipülasyonun bir aracıdır. Böyle bir tutum, basın özgürlüğünü zedeleyebilir ve toplumsal kutuplaşmayı artırabilir.

Oysa gazetecilik, kamu yararını gözetmeli, şeffaflığı sağlamalı, hesap verebilir olmalıdır. Kişisel çıkarlar ya da korkutma amaçlı kullanıldığında ise meslek değil, meslek dışı davranış söz konusudur.

Unutulmamalıdır ki, haberin amacı bilgilendirmektir, sindirmek değil. Gazeteciler, halkın güvenini kazanmak ve korumak için etik ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır. Çünkü bir toplum, ancak doğru, tarafsız ve saygılı habercilikle sağlıklı biçimde gelişebilir.

Sonuç olarak; haber ile tehdit arasındaki çizgi net olmalı ve hiçbir gazeteci bu çizgiyi aşmamalıdır. Aksi halde, gerçek haber kaybolur; yerine korku ve güvensizlik egemen olur.

Yazarın Diğer Yazıları