Hayat boyunca korku, insanın en temel duygularından biri olarak karşımıza çıkar. Kimi zaman tehlikeden, kimi zaman bilinmezlikten, kimi zaman da karşımızdaki insandan korkarız. Ama zaman ilerledikçe anlarız ki, gerçek korku sadece fiziki bir tehdide bağlı değildir; aynı zamanda deneyim ve bilgelik ile şekillenen bir bilinçle ilgilidir. Yaş, bize bu bilinci kazandırır; hangi durumda durmamız, hangi durumda saygıyı göstermek gerektiğini öğretir.
Ben kimseden korkmam. Hayatta karşıma çıkan engelleri aşmak, zorluklara göğüs germek benim yolumun bir parçasıdır. Ancak yaş ilerledikçe anlarız ki, bazen genç bir delikanlının veya karşısındaki herhangi bir insanın cesareti, doğruluğu ve kararlılığı karşısında “eyvallah” demek gerekir. Bu, korkmak değildir; aksine, saygıyı ve olgunluğu gösterebilmenin işaretidir. Karşımızdaki insanın saygıyı bilmesi ve gerektiğinde hakkını savunabilmesi, bize de ölçülü ve anlayışlı davranmayı öğretir. Hayatın içindeki gerçek güç, bazen kimin karşısında duracağını, kimin karşısında saygıyı göstereceğini bilmektir.
Geride bıraktığımız çocuklarımız ve torunlarımız için hissettiğimiz korku ise bambaşka bir boyuttur. Onların güvenliği, mutluluğu ve geleceği için hissettiğimiz sorumluluk, bazen kendi korkularımızdan çok daha ağır ve derindir. Onların hayatını, dünyaya karşı duruşlarını şekillendirecek kararları almak, bizim üzerimizde hem bir yük hem de bir özen sorumluluğu yaratır. Bu korku, tedirginlikten öte, sevgi ve bilgelikle yoğrulmuş bir öngörüdür; doğru adımları atmamızı sağlar, hata yapmamamız için bizi uyarır.
Korku, insanı zayıflatmaz; aksine, yaş ve tecrübeyle birleştiğinde insana güç verir. Kimseye boyun eğmeden, hayatı dolu dolu yaşarken; genç bir cesareti takdir etmek, karşımızdaki kişinin saygısını kazanmak, torunlarımızın mutluluğu için endişelenmek ve geleceğe saygı göstermek; işte insanı gerçek anlamda güçlü kılan budur. Bilgelik, yalnızca kendi korkularımızı aşmak değil, karşıdaki insanın haklarını ve duruşunu da anlayabilmekle tamamlanır.
Hayatın her döneminde korku farklı biçimlerde gelir. Ama önemli olan onu tanımak, anlamak ve gerektiğinde saygıyla karşılamaktır. Karşımızdaki insanın dürüstlüğü ve kararlılığı karşısında tavrımızı bilmek, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği için doğru adımlar atmak; işte gerçek olgunluk ve güç buradan gelir. Korkuyu doğru yönetmek, bilgelik, sevgi ve sorumlulukla birleştiğinde insana sadece özgürlük kazandırmaz; aynı zamanda hayatın derin anlamını kavratır.
