Malatya’da son günlerde en çok konuşulan konulardan biri su sıkıntısı. Sayın Valimiz, dünden itibaren yaptığı açıklamalarda halkımızı suyu dikkatli ve tasarruflu kullanmaya davet ediyor. Her ne kadar deprem sürecinde ilimize gelmiş olsa da Malatya’nın sorunlarına büyük ölçüde hakim olduğunu görmek, şehrimiz açısından sevindirici bir durum.
Valimiz, yapılması gereken yatırımları ve şehirdeki altyapı problemlerini, Malatya’daki resmi kurumlardan ve yerel yöneticilerden aldığı brifinglerle takip ediyor. Öncelik sıralamasını halkın hayatını kolaylaştıracak şekilde belirliyor ve devletin imkanlarıyla şehrin ihtiyaçlarını karşılamak için gayret gösteriyor. Kısacası valimiz, Malatya için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor.
Ancak gelin görün ki, işin bir de yerel yönetim boyutu var. Malatya, bana göre Türkiye’nin en suyu bol şehirlerinden biri. 1958’den bu yana, çoğu evde olmasa da birçok evde emme-basma tulumbaları vardı. Su bolken yaşanan sıkıntı, büyük ölçüde yerel yönetimlerin beceriksizliğinden kaynaklanıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’in dikkatine getirmek gerekir ki, belediyenin şirket müdürlerinin hatalı yönetimi ve koordinasyon eksikliği, şehrin su sorununu derinleştiriyor. Ne yazık ki bu beceriksizlik, halkın mağduriyetini artırmakla kalmıyor; aynı zamanda belediye başkanının yetkilerini ve itibarını da erozyona uğratıyor.
Malatya’nın su meselesi, sadece bir altyapı problemi değil; aynı zamanda yönetim kalitesinin de bir göstergesi. Valimizin gösterdiği hassasiyet ve hızlı müdahale, yerel yönetimlerin eksiklerini telafi edebilir. Ancak uzun vadede şehrin refahı için, belediyenin yetki ve sorumluluklarını doğru bir şekilde yerine getirmesi şart.
Malatya halkı, sadece suya değil; aynı zamanda şehrini yönetenlerin yeterliliğine de güvenmek istiyor. Eğer bu güven sağlanamazsa, en bol suya sahip şehirde bile kuraklık hissi yaşanır.
