Milletlerin kaderinde öyle anlar vardır ki, geçmişin mirasıyla geleceğin ülküsü tek bir çizgide buluşur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kökü mazide olan bir âtiyiz” sözü, işte bu çizgiyi belirleyen, ufka yön veren bir beyanın ta kendisidir. Bu söz; köksüzlüğe övgü düzenlere, millî ruhu unutturmaya çalışanlara karşı tarihimizin gür sesidir.
Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle:
“Geçmişten kopan, geleceğin kapısını açamaz; kökü olmayan çınarın gölgesi de olmaz.”
Bu sebeple biz Ülkücü Türk gençliği; Türkleşmeyi, İslamlaşmayı ve Muasırlaşmayı bir tercih değil, bir hayat nizamı olarak benimsiyoruz. Çünkü bu üç ülkü; milletimizin varlık beratı, tarihimizin omurgası, geleceğimizin ise kudret kaynağıdır.
Türkleşmek: Kimliğin Mermerinde İrade Yontmak
Türklük bir kimlikten öte, bir duruşun adıdır. İhanetin güneş görmemiş karanlığına karşı bir direniştir, yozlaşmaya karşı bir varoluş çağrısıdır. Dr. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi:
“Türk olmak bir iddia değil, bir imandır; bir şan değil, bir vicdan meselesidir.”
Türkleşmek;
millet bilincini diri tutmak,
dilini mukaddes bilip korumak,
tarihinin izini geleceğin yoluna nakşetmektir.
Bu milletin kaderini, yabancı ellerin kalemlerine teslim etmeyeceğimizi haykırmak demektir. Çünkü Türklük; mazisi şanla yoğrulmuş, istikbali imanla örülmüş bir büyük ceddin bize bıraktığı namus borcudur.
İslamlaşmak: Kalbi Ahlakla, Devleti Adaletle Donatmak
İslam, Türk milletine hem ruh vermiş hem de yol göstermiştir. Müslüman Türk kimliği, yüzyıllar boyunca bir milletin hem ahlak direği hem de devlet dengesidir. Bu yüzden İslamlaşmak; şekil değil, öz işidir.
Bahçeli’nin veciz sözleri bu gerçeği perçinler:
“Ahlakı olmayanın sözü çürüktür; sözü çürük olanın geleceği karanlıktır.”
İslamlaşmak;
kul hakkından sakınmak,
emeğin hukukuna riayet etmek,
yozlaşmanın girdabına düşmeden izzeti kuşanmaktır.
Merhametle yoğrulmamış bir güç, zulmün karanlığına dönüşür. Adaleti olmayan bir devlet, kaosun pençesine mahkûm olur. İslam, işte bu çöküşün karşısına dikilen ilahi nizamdır.
Muasırlaşmak: İlimle Yükselmek, Teknolojiyle Yürümek
Çağ, bilgiyi silaha, cehaleti zindana dönüştürmüştür. Bilge Lider’in sık sık hatırlattığı gibi:
“Bilgi güçse, güç istiklal demektir; istiklal ise Türk milletinin namusudur.”
Muasırlaşmak; laboratuvarın ışığıyla aydınlanmak, atölyenin sesinde üretimi duymak, bilimin dilini milli akılla birleştirmektir.
Kopya eden değil, üreten; izleyen değil, yön veren bir Türkiye’ye yürümektir.
Çünkü biliyoruz ki bilimden uzak duran millet, kendi geleceğini başkalarının eline teslim eder. Ülkücü gençlik böyle bir esareti asla kabul etmez.
Maziden Alan Güçle İstikbale Yürüyüş
Bugünkü gençliğin sırtında yük değil, fırsat vardır. Çünkü tarih bizimledir, iman bizimledir, ülkü bizimledir.
Biz Ülkücü Türk gençleri diyoruz ki:
“Kökü mazide olan bir âti olacağız!”
Ne mazimizi inkâr edeceğiz, ne istikbalimizi heba edeceğiz.
Ne köksüz modernliğe teslim olacağız, ne de çağın gerisinde kalacağız.
Türkleşmek irademiz olacaktır.
İslamlaşmak vicdanımız olacaktır.
Muasırlaşmak ülkümüz olacaktır.
Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi:
“Milliyetçilik bir sevdadır; bu sevda vatanı yaşatma, milleti yükseltme davasıdır.”
Ve bu üç ülkü buluştuğunda, Türk milleti yeniden istikbalin mimarı olacak; sancağımız, gök kubbede ezelden ebede dalgalanacaktır.