Malatya… Depremin yaralarını sarmaya çalışırken, her karışı bilgiye, tecrübeye ve kriz yönetiminde deneyimli insanlara muhtaç bir şehir. Ve bu şehir, 6 Şubat’tan sonra bir yol ayrımına geldi. Tam da bu noktada akla şu soru düşüyor: Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, neden böylesine deneyimli bir ismi, önceki dönem Genel Sekreteri Latif Okyay’ı adeta “atıl duruma” bıraktı?
Latif Okyay sıradan bir bürokrat değildi. İl Özel İdaresi’nde başlayan, Battalgazi ve Büyükşehir Belediyelerinde tecrübeyle harmanlanan bir kariyer… İmar planından afet yönetimine, kırsal altyapıdan şehir estetiğine kadar her konuda dosyası dolu, saha hâkimiyeti yüksek, şehrin damarlarını bilen bir yönetici. Malatya’nın karış karış her sokağını, her sorununu bilen ender insanlardan biri.
Ve sonra… Yeni başkan Sami Er göreve gelir gelmez, bu bilgi birikimi sanki kenara konuldu. Resmî olarak “görevden alma” belki yok ama fiili olarak “atıl duruma” bırakma iddiaları güçlü. Peki neden?
Siyasi uyumsuzluk mu?
Yeni kadro oluşturma hevesi mi?
Tecrübenin gölgesinden kaçma refleksi mi?
Eğer mesele sadece “kendi ekibini kurmak” ise, bu şehrin iyiliğine değil, kişisel tercihlerin öncelenmesine girer. Hele ki deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde, tecrübeli kadroları devre dışı bırakmak, Malatya’ya yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir.
Okyay’ın tek “suçu” belki de liyakatli olması, halkta karşılığı bulunması, masada ve sahada güçlü olmasıdır. Ancak yöneticilik, kendi çevresine alan açmak kadar, elindeki değerleri korumayı da gerektirir. Hele ki söz konusu olan şehir, felaketlerden yeni çıkmış Malatya ise…
Sami Er’in yapması gereken, Latif Okyay gibi bir ismi dışlamak değil, bilgeliğinden yararlanmaktı. Malatya’nın geleceğini inşa etmek, ancak deneyim ile genç enerjinin birlikte çalışmasıyla mümkün olabilirdi. Oysa bugün görünen tablo, “ben yaptım” anlayışının gölgesinde, şehrin kazanımlarının heba edilmesi riskidir.
Malatyalı bunu unutur mu?
Unutmaz. Çünkü bu şehirde insanların hafızası, yaşadıkları acılar kadar, kendilerine sahip çıkan ya da sırtını dönen yöneticileri de kaydeder.
Ve ben soruyorum:
Sayın Sami Er, deprem enkazı altında kalan binalar gibi, bu şehrin tecrübesini de mi yıkmak istiyorsunuz?