8 Haziran 2025 tarihinde yapılan zorunlu genel kurul, Yeni Malatyaspor için belki de son yılların en kritik dönemeçlerinden biriydi. Kulübü ağır bir mali enkazla teslim alan Haşim Karadağ ve ekibi, göreve gelir gelmez zorluklarla boğuşmaya başladı. Buna rağmen sergiledikleri çaba, birçok kesimin dikkatini çekti.
Göreve 200 milyon TL hedefiyle çıkan Karadağ’ın bu iddialı söylemi, aslında kulübü ayağa kaldırma iradesinin bir göstergesiydi. Ancak kamuoyunun da bildiği üzere, borç yükü ve geçmişten gelen transfer yasakları, yeni yönetimin hareket alanını büyük ölçüde kısıtladı. Bu şartlarda birinci lig seviyesinde deneyimli oyuncuları elde tutmak kolay olmadı. Buna rağmen yönetim, mümkün olan en iyi kadroyu sahada tutmak için yoğun çaba harcadı.
Karadağ ve yönetiminin, kendilerinden önceki döneme dair hukuki süreç başlatması da bazı çevrelerce tartışma konusu edilse de, bu adım aslında şeffaflık talebinin bir sonucuydu. “Kulüp önce temizlenmeli” anlayışıyla hareket eden yönetim, her şeyi kamuoyuyla paylaşarak hesap verebilir bir yönetim anlayışını benimsedi.
Bu süreçte sosyal medya üzerinden yapılan açıklamalar kimi kesimlerce sert bulunmuş olabilir; ancak birçoğu, yönetimin kulübe sahip çıkma kararlılığının birer yansımasıydı. Zor günlerde yalnız bırakıldığını hisseden Karadağ’ın sitemlerinin hedefi kişiler değil, sistemdeki duyarsızlıklardı. Nitekim Malatya’nın önde gelen isimlerinin desteğini yeterince göremediğine dair serzenişleri, kulübün içinde bulunduğu gerçek tabloyu anlatıyordu.
Yönetimden bazı istifalar yaşanmış olsa da, bu tür değişimler her kriz döneminde olabilecek doğal süreçlerdir. Karadağ’ın görevi bırakması da bir kaçış değil, kulübün önünü açma niyetiyle yapılmış bir fedakârlıktı. Nitekim Aydın İşkur’un başkanlığa gelmesini bizzat destekleyerek, kulübün kurumsal devamlılığını sağlamaya çalıştı.
Bahis skandalıyla ilgili olarak ise, yönetim kurulu oyuncuların aldığı cezalar sonrası kadro darlığına dikkat çekerek, sportif açıdan sürdürülemez bir tabloyu gerekçelendirdi. Bu karar, tartışmalara rağmen, kulübün uzun vadeli çıkarlarını önceleyen bir tutumdu.
Bugün mevcut yönetimin “hedefimiz 3. lig” demesi bir geri adım değil, gerçekçi bir yeniden yapılanma stratejisidir. Yeni Malatyaspor’un kaybettiklerini adım adım geri kazanması için önce sağlam bir temel atmak şarttır. Bu yüzden bu yönetimi sadece sonuçlarla değil, koşullar içinde verdikleri mücadeleyle değerlendirmek gerekir.
Eğer 8 Haziran’daki genel kurulda Haşim Karadağ ve ekibi cesaretle aday olmasaydı, kulüp kayyuma devredilebilirdi. Bu da Yeni Malatyaspor’un belki de çok daha zorlu bir sürece sürüklenmesi anlamına gelecekti. Bugün kulüp hâlâ ayaktaysa, bunda Karadağ ve arkadaşlarının inadı, emeği ve Malatyaspor sevgisi vardır.
Ve elbette, bu yazı yayımlandığı andan itibaren bazı çevreler sosyal medya üzerinden eleştiriler yöneltecektir. Ama gerçekler, duygulara değil, yapılan işlere bakınca kendisini gösterir.