İsrail ülke gibi değil ABD’nin, hatta gayri Müslimlerin uçak gemisi gibi. Bölgede karakol olarak kullanılan İsrail, Ortadoğu’ya operasyon yapmak isteyen devletler için vazgeçilemeyecek askeri üs konumundadır. Bundan dolayıdır ki batılı devletler tarafından korumaya alınmış, ekonomik ve askeri alanlarda muazzam biçimde desteklenmiştir. On milyon civarında nüfusu olan bir ülkenin sahip olamayacağı miktarda silah ve mühimmatla donatılmış, saldırılara karşı koyabilecek savunma sistemleriyle güvenliği en üst düzeye çıkartılmıştır.
Bölgedeki kadim milletlerde olmayan teknolojilerin İsrail gibi küçük devletçikte olması İsrail’in kabiliyetinin yüksekliğinden değil büyük devletlerce kullanılmasındandır. Binlerce yıllık mazisi olan Türkiye ve İran’ın nükleer gücü yokken, daha 1948 yılında kurulan İsrail’in nükleer güce sahip olması; onlara bu teknolojilerin verilmesiyle, bizlerde olmaması da müsaade edilmemesiyle alakalıdır.
Batı, İsrail’i kullandığı gibi İsrail de Batıyı kullanmaktadır. Her iki taraf da kullanıldığını biliyor ve bu durumdan oldukça memnunlar. Çünkü bu fiiliyatta çıkar birliği vardır. Almanya başbakanı Friedrich Merz’in “İsrail’in hepimiz için yaptığı kirli iş” diye adlandırdığı İslam coğrafyasının istikrarsızlaşmak, terör ve anarşiyi yaymak, insanlarını kontrol altında tutmak, öldürmek, açlığa mahkûm etmek, yokluğu ve açlığı bölgenin kaderi haline getirmek, işkence- soykırım suçu işlemek batının kirli işlerinden bazılarıdır. Bunlar arasında amaç ve çıkar birliği olduğu sürece bu şer ittifakı devam edecektir.
Yani daha çok çekeceğiz.
İRAN İSRAİL’İN KARİZMASINA DERİN BİR ÇİZİK ATTI
İsrail’in karizması öyle çizildi ki hiçbir askeri başarı bu çiziği kapatamayacaktır. Kendini dokunulmaz gören, yaptıklarının karşılıksız kalmasına alışan, demir kubbenin aşılmayacağını inanan batının şımarık çocuğu İsrail, Tel Aviv’e düşen füzeler İsrail’e ve halkına hayatının şokunu yaşattı. Saldırıları karşılıksız kalmayıp da şehirleri moloz yığınına dönünce ABD’ye yalvararak barış yapmak zorunda kaldı. İsrail İran’a daha çok zarar verdi ama kendinin aldığı zarar daha az olsa da kalıcı yaralar açtı. İstihbarat alanındaki başarısı, hava gücü ve batı desteği sayesinde bu savaşta kendini kurtardı. Ancak bir daha ki saldırganlığında nelere sebep olurlar göreceğiz.
Bu savaş bize, İsrail’i durduracak yegâne etkenin güç kullanmak olduğunu göstermiştir. İran füzeleri Tel Aviv’e düşmeseydi İran halkı Filistinlilerle aynı akıbeti yaşıyor olacaktı. İran’ı kurtaran ve İsrail’i yıkan füze teknolojisi olmuştur. Hava hâkimiyetini kaybeden İran, füzelere yaptığı yatırımlarla dağılmaktan ve yok olmaktan kurtulmuş İsrail’e de hayatının dersini vermiştir.
İran’ın istihbarat zafiyeti iki bin yıllık devlet geleneklerine hiç yakışmadı. Üst düzey komuta kademesini ve bilim insanlarını koruyamıyor olmaları çok kötü bir sonuçtur. Türkiye için yaptıkları istihbarat yatırımlarının sadece yüzde beşini İsrail için yapsalardı bu savaşta daha farklı sonuçlar alırlardı.
Hava savunma sistemleri, 5. Nesil savaş uçakları, hipersonik füzeler ve İHA’ların gümüz savaşlarında belirleyici rol oynadıkları kanıtlanmıştır. İstikbalin göklerde olduğu, kara savaşlarının çağın savaş konseptine uymadığı bu savaşta da görülmüştür.
Türkiye olarak hava savunma sistemlerine, hipersonik füzelere, Kaan 5. Nesil uçağımıza, elektronik harp sistemlerine ve İHA teknolojilerine yaptığımız yatırımlarımıza hız vermeli ve bütçeden daha fazla pay ayırmalıyız. Savunma sanayimiz kadar özgür, savunma sanayimiz kadar huzurlu oluruz. Bu uğurda yüksek enflasyona da aç susuz kalmaya da razı olmalıyız. Caydırıcı gücümüz olmasa bir gün birileri gelir, bilim adamlarımızı da öldürür; elimizdeki ekmeği de alıp giderler.